Geçtiğimiz yıl bir trafik kazası sonucunda yüzde 98 engelli hale gelen Dilara’nın aile bireyleri, şoföre verilen cezanın yetersiz olduğunu ifade ederek isyan etti. Bu talihsiz olay, yalnızca genç kızın hayatında değil, aynı zamanda ailesinin yaşamında da derin izler bıraktı. Aile, kaza sonrası yaşadıkları zorlukları ve şoförün cezasının adalet anlayışını sarsacak nitelikte olduğunu dile getirdi. İşte detaylar:
Olay, geçen yıl bir yaz akşamı meydana geldi. 20 yaşındaki Dilara, arkadaşlarıyla birlikte yürüyüş yaparken, dikkatsiz bir şoförün kullandığı araç tarafından çarpıldı. Kaza sonrasında hastaneye kaldırılan Dilara’nın durumu oldukça ciddiydi. Yapılan muayeneler sonucunda genç kızın, beyin hasarı geçirdiği ve omurilikte ciddi yaralanmalar meydana geldiği tespit edildi. Bu durum, Dilara’nın yüzde 98 engelli kalmasına yol açtı. Aile, yaşadığı bu trajediyi anlatırken, gözyaşlarını tutamadı.
Kaza sonrası Dilara’nın fiziksel ve psikolojik durumu, ailesinin her bireyinde büyük bir etkilenme yarattı. Dilara’nın annesi, "Bir gün, kızımın gözünde parlayan hayalleri, bir anda karardı. Artık o, eski Dilara değil. Biz, onun için bir hayatta kalma mücadelesi veriyoruz” diyerek bu süreçte yaşadıkları zor anları dile getirdi. Kaza sonrasında Dilara’ya özel bakım ve terapi süreçleri başladı. Aile, bunun için büyük maddi zorluklarla karşılaştı. Her gün, kızlarının bir adım daha geriye gidişine tanıklık etmek, onları derin bir üzüntüye sürüklüyor.
Olayın ardından, ilgili mahkeme, şoföre 2 yıl hapis cezası verdi. Bu karar, ailenin büyük bir hayal kırıklığı yaşamasına neden oldu. Dilara’nın babası, “Bu ceza bizi üzdü, perişanız. 2 yıl, bir ömür boyu sürecek acılara karşılık mı? Adalet arayışında daha fazla yol almak istiyoruz” şeklinde konuştu. Aile, kaza ile ilgili verdiği mücadelede yalnızca Dilara’nın değil, benzer durumlarda olan diğer mağdurların da haklarını savunmayı hedefliyor.
İlk başta çarpmanın etkisiyle hayatta kalmayı başarsa da, Dilara’nın artık günlük yaşamında neredeyse her şey değişti. Koltuk değnekleriyle yürümeye çalışan, dilsiz bir hayatı benimsemek zorunda kalan genç kız, adeta hapishaneye dönüşen bir yaşam sürdürmekte. Babası ise “Kızım, hayatta kalmayı başardı ama ruhu ve kalbi hâlâ kayıp. Onu eski haline döndürmek için elimizden geleni yapacağız” diyerek ailecek verdikleri mücadeleye dair umut dolu bir mesaj iletti.
Bu tip trafik kazaları ve sonuçları, toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğini ortaya koyuyor. Aile, hem kendi yaşadıkları hem de diğer mağdurların sesi olmak adına çeşitli kampanyalar düzenlemeyi planlıyor. Bu kampanyalar aracılığıyla, trafik kurallarına dikkat edilmesi gerektiği ve dikkatsiz sürüşlerin sonuçları hakkında toplumu bilinçlendirmeyi amaçlıyorlar. Aile, Dilara’nın sistemin bir parçası olmaktan çok geleneksel bir kurban olmadığını, tüm gençlerin sesini duyurmak için bir simge olmasını istiyor.
Sonuç olarak, Dilara'nın yaşadığı kaza sadece onu değil, ailesini de derinden etkilemiştir. Şoföre verilen ceza, adaletin tecelli etmediğini düşündüren bir durum olarak zihinlerde yer aldı. Aile, Dilara’nın yaşam mücadelesinde gruplarla birlikte adalet arayışlarını sürdürecek. Bu olay, sadece bir trafik kazası değil, aynı zamanda toplumsal bir utanç kaynağı haline gelmiştir. Her bireyin trafik kurallarına dikkat etmesi, bu tür trajedilerin bir daha yaşanmaması adına hayati önem taşımaktadır. Adalet arayışı devam ederken, aile, Dilara’nın hayatına olumlu bir katkı sağlamak amacıyla mücadelelerine devam ediyor.