Bahar Aksu’nun trajik ölümü, Türkiye'de toplumun her kesiminde derin bir üzüntü ve öfkeye sebep olurken, cinayet davasında yeni gelişmeler yaşanıyor. Rüstem Elibol'un, Bahar Aksu’yu kasten öldürme suçlamasıyla yargılandığı davada, savcı tarafından ceza talebi açıklandı. Aksu’nun ailesi, toplum ve hukuk gözlemcileri, sürecin hızla sonuçlanmasını ve adaletin yerini bulmasını bekliyor. Bu yazıda, Bahar Aksu cinayetinin detaylarını, Rüstem Elibol’a istenen cezanın gerekçelerini ve dava sürecinin seyrini inceleyeceğiz.
Bahar Aksu, 28 yaşında bir genç kadındı. Hayat dolu kişiliği, çevresindekilere pozitif enerjisiyle biliniyordu. Ancak, 15 Temmuz 2023 tarihinde yaşamı trajik bir şekilde sona erdi. Aksu'nun cesedi, evinde bulunduğunda ülke genelinde büyük bir infiale yol açtı. Konunun haber olmasıyla birlikte, sosyal medya üzerinden 'Adalet için Bahar' hashtag’i ile başlayan kampanyalar geniş yankı buldu. Aksu'nun ailesi, adaletin bir an önce tecelli etmesi çağrısında bulunurken, toplumun her kesiminden destek aldılar.
Cinayet soruşturması, Rüstem Elibol’un Aksu ile olan ilişkisi ve olayın nasıl geliştiği üzerine yoğunlaştı. Aksu’nun en yakın arkadaşları, ikilinin sık sık tartıştığını, ancak Elibol’un zaman zaman bağışlanmaz hareketlerde bulunduğuna dikkat çekti. Olay gecesi yaşananların ayrıntıları, cinayet mahallinde yapılan incelemeler sonrası daha net ortaya çıktı. Rüstem Elibol, Aksu'yu boğarak öldürdüğünü itiraf etti ve yargılandığı mahkemede cinayetin nedenlerini açıklamaya çalıştı. Ancak, Aksu’nun ailesi ve kamuoyu, Elibol'un açıklamalarını kabul etmedi ve cinayetin her koşulda cezasını görmesi gerektiğini savundu.
Dava süreci, lokal mahkemede başlamış ve büyük bir dikkatle takip edilmiştir. Savcılığın sunduğu deliller, -özellikle Aksu’nun otopsi raporu ve olay yeri incelemeleri- davanın gidişatında belirleyici olmuştur. Elibol'un ifadesinde, Aksu'ya karşı duyduğu hisleri ve yaşadığı psikolojik sıkıntıları dile getirdiği biliniyor. Ancak, bu açıklamalar cinayeti hafifletemedi. Genç kadın bir hayatı sorgusuz sualsiz kaybetmişti ve bunun bedeli ödenmeliydi.
Savcılığın Elibol için talep ettiği ceza, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri çerçevesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis olarak belirlendi. Savcının hazırladığı mütalaada, Aksu’nun kasten ve tasarlanarak öldürülmüş olması, toplumda infial yaratması ve gelecekteki potansiyel benzer suçları önlemek amacıyla ağır bir ceza verilmesinin zaruri olduğu vurgulandı. Bunun yanı sıra, Aksu'nun cinayetinden sonra yaşanan toplumsal tepkilerin medya ve kamuoyu üzerindeki etkisi de göz önünde bulunduruldu.
Hukuk uzmanlarına göre, Rüstem Elibol’un davası yalnızca bir cinayet davası olmanın ötesinde, kadına yönelik şiddet ve toplumsal adaletin sembolü haline geldi. Ülke genelinde yürütülen kampanyalar, kadın cinayetlerine karşı farkındalık yaratmakta önemli bir rol oynadı. Bahar Aksu’nun anısına ve verdiği mücadelenin unutulmaması için her kesimden insan, adalet arayışlarını sürdürmektedir.
Aksu'nun davası, bugünden itibaren yalnızca bir mahkeme süreci değil, aynı zamanda Türkiye’deki kadına yönelik şiddet konusunda önemli bir kırılma noktası olacaktır. Rüstem Elibol’un alacağı ceza, gelecekteki davalar için bir emsal olarak görülecek ve kadın hakları mücadelesinde önemli bir sembol haline gelecektir. Bahar Aksu, adaletin simgesi olarak, kadına yönelik şiddetin sona ermesi için mücadele eden herkesin kalbinde yaşayacaktır.
Bahar Aksu cinayeti davası, adalet arayışının ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Mahkeme süreci ilerlerken, Aksu’nun ailesi ve destekçileri, adaletin yerini bulacağına dair inançlarını koruyarak duruşmalara katılmaya devam ediyor. Rüstem Elibol’un alacağı ceza, bunca yaşananların ardından, yalnızca bir ceza değil, aynı zamanda toplumsal bir mutabakatın ve kadına yönelik şiddetin sona erdirilmesi yolunda atılmış bir adım olacaktır.